Özel: CHP’ye, İBB’ye, İstanbul Barosu’na kayyum atayacaklardı
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kendilerine ”CHP’ye, İBB’ye ve İstanbul Barosu’na kayyum atanacağına” ilişkin bilgi geldiğini belirterek, ”Arkadaşlara, ‘güçlü bir ekip yapın, burada yatın’ (CHP Genel Merkezi) dedim. Özgür Karabat, Gökan Zeybek, Ulaş Karasu, Veli Ağbaba yedi gün burada yattı. Ankara İl Başkanlığı’ndan, Gençlik Kolları Başkanlığı’mızdan 150 genç burada yattı kayyuma karşı. Biz bu binayı kayyuma teslim edersek, Türkiye demokrasisini temsil ederiz. Bu bina herhangi bir bina değil” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın “Yeni Bir Sabah” isimli programına konuk oldu. Özel, CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile gerçekleştirdiği görüşmelerin yanı sıra gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel, şunları kaydetti:
“Ekrem Başkan’ın kendisini sevenlere, kendisini merak edenlere çok selamları var. Ekrem Başkan, bildiğiniz Ekrem Başkan. İçimizde morali en yüksek olan, motivasyonu en yüksek olan kendisi. Gün boyunca hem kendisine gelen ziyaretçileri, milletvekilleri ile hukukçularla, Adalet Bakanlığı’na başvurudan onay alan herkesle görüşüyor. Bir yandan da sürekli okuyor, çalışıyor, hazırlanıyor. Yüksek bir motivasyonla dışarıda kendisine sahip çıkan milyonlara hizmet edeceği günlere hazırlanıyor.
Dün üçüncü kez kendisini ziyaret ettim. Önümüzdeki süreci konuştuk. Geçtiğimiz hafta partimizin kurultayını yaptık. Kurultaydan güven tazeleyerek, birleşerek, güç tazeleyerek CHP bir bütün halinde çıktı. Bundan sonra CHP, kendi yol yürüyüşünü sadece bir siyasi parti olarak gerçekleştirmeyecek. CHP’nin bundan sonraki yürüyüşü, adım adım bir iktidar yürüyüşü. Bunun için toplumun tüm kesimlerini kapsayacak hem siyasi partilerle bu yolu birlikte yürüyecek hem siyasi parti üyesi olmayan ancak toplumun çok farklı kesimlerinden insanları kucaklayarak yol yürüyecek. İktidarı devralmaya gidiyoruz. Her anket, bir öncekinden iyi geliyor. Geçmişte 0.2 – 0.3 puanlık artışlar, şimdi artık çok daha fazla. Her gelen anket, hangi firma yaparsa yapsın, iktidara yakın, uzak, abonesi olan, özel şirketlere yapan. Her gelen anket daha iyi geliyor. Bu da üzerimize daha büyük bir sorumluluk yüklüyor. Birlikte bundan sonraki süreci konuştuk.
”Samsun mitingi, çok önemli bir miting, önemli bir başlangıç olacak”
Samsun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu’ya ayak basıp, Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı simge bir kent. O yüzden ilk mitin Samsun’da. Ekrem Başkan da bence tutukluluk hali ortadan kalktıktan, mitinglere başladığında, il ziyaretlerine başladığında ilk Samsun’dan başlayacak. Bunu hep konuşurduk. Maalesef Ekrem Başkan olmadan yapacağız. Onun boşluğunu biz dolduracağız. CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel değil, CHP’nin yöneticileri, üyeleri, gelecekte ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanına sahip çıkmak isteyen herkesi Samsun’a bekliyoruz. Çok önemli bir miting, önemli bir başlangıç olacak.
Çarşamba günü bizim için bir sembol. Neden? Darbe girişimi, 19 Mart Çarşamba günü yapıldı. 7 gün boyunca gündüz, gece direndik. 26 Mart Çarşamba günü orayı bir kayyuma değil, belediye meclisimizden bir seçilmişe emanet ederek, Ekrem Başkan’ın da içine sinerek, belediye meclisimizde tüm üyelerimizin de oylarını alarak, yine sandıktan çıkarın birisini Ekrem Başkan’a vekil seçtik. Ona teslim ettik ve ayrıldık. 7 gece miting yaptık. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en demokratik, en önemli sahip çıkışlarından birinin gün dönümüdür, ileride yıl dönümü olacak. 19 Mart günü, hem dünyanın en çok bildiği Türkiye’nin metropolüne, İstanbul’una darbe yaptılar. Türkiye’nin dört gün sonra belirleyeceği cumhurbaşkanı adayına darbe yaptılar. Bence milletimiz takdir ederse, bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yaptılar.”
“‘Ben İstanbul’a gidiyorum ama partiyi de savunmak lazım’ dedim”
CHP Genel Başkanı Özel, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından CHP’ye de kayyum atanacağını yönelik iddialarını hatırlatılması üzerine şunları söyledi:
“O gün sabah Ekrem Başkan’a operasyon yapıldığında, saat 7’ye 10 kala ben MYK üyelerime haber verdim. Hızla burada buluştuk. Yukarıdaki odamda 8-10 kişi toplandık. Durum şundan ibaretti. Dün gece önce Ekrem Başkan’ın diplomasını, çok alakasız bir kurum iptal etmiş. Diplomayı, İstanbul Üniversitesi’nin İşletme Fakültesi vermiş. Çarşamba günü öğlen 12’de toplanıp bunu görüşecekler. Ama anlamışlar ki diploma iptal edilmeyecek. Çünkü 7 kişiden sadece 2’si iptal edelim diyormuş. İftar vakti, akşamın 6-7’sinde İstanbul Üniversitesi’nin yönetim kurulunu toplayıp, hiç alakası yok diploma ile. Diplomayı iptal ettiler. İftarda öğrendik bunu. ‘Gözü dönmüş bunların’ dedik. Ben hatta ‘Bu normal değil’ dedim. Yarın öğleni bekleyemiyorlar. Zaten tedirgin yattık, sabah 06.00’da uyandık. Toplandık ve ‘Ben İstanbul’a gidiyorum ama partiyi de savunmak lazım’ dedim.
“Bize gelen bilgi şuydu, CHP’ye kayyum, İBB’ye kayyum, İstanbul Barosu’na kayyum”
Birçok duyum alırsınız, bize gelen bilgi şuydu, CHP’ye kayyum, İBB’ye kayyum, İstanbul Barosu’na kayyum. Bu hafta üçüne de kayyum atayacaklar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni alacaklar, buna direnecek yapı olan CHP’yi çökertecekler, bunu savunacak olan avukatlarında barosuna kayyum atayacaklar bu hafta diye. Zaten böyle bir tedirginlikle başladık. Dedim ki arkadaş, ‘güçlü bir ekip yapın, burada yatın’ (CHP Genel Merkezi) dedim. Özgür Karabat, Gökan Zeybek, Ulaş Karasu, Veli Ağbaba yedi gün burada yattı. Ankara İl Başkanlığı’ndan, Gençlik Kolları Başkanlığı’mızdan 150 genç burada yattı kayyuma karşı. Biz bu binayı kayyuma teslim edersek, Türkiye demokrasisini temsil ederiz. Bu bina herhangi bir bina değil. Avukat bürosunda oturup, iki kişinin dilekçe ile yazdığı bir binadan bahsetmiyoruz. Bu bina, Türkiye’yi teslim etmeyen binadır. Bu bina, Türkiye’nin yüzyıl önce kurtuluş mücadelesinin başlatıldığı binasıdır. Burayı verdiğinizde, demokrasiyi verirsiniz.
”Öleceğiz ama burayı bırakmayacağız”
15 Temmuz’un hedefi nasıl Meclis ise milli irade ise orayı savunduysak, bu da bir darbe. Geliyordu, göz göre göre geliyordu. Ne zaman 9 Ekim günü bir bakan yardımcısı, siyasi bir kişilik İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandı, bir darbe mekaniği işlemeye başladı diye çıktım Meclis’teki grup konuşmamda söyledim. Çünkü belli bir şey yapacaklar. Tarafsız hakim savcı yerine, bakan yardımcısı Akın Gürlek, oraya yollandı. O sabah, bu darbe girişimini duyunca dedim ki arkadaşlar, ‘Bizim kontrolümüzde iki mekan var. Biri CHP. Burada yatıp, kalkıp burayı savunun. Burayı vermeyin’ dedim. ‘Siz ne yapacaksınız?’ dediler. ‘Vallahi yolda düşüneceğim’ dedim. Bir sembol mekanda bu darbeye direnmek lazım. Yola çıktık, yol boyunca giderken, İstanbul İl Başkanımı aradım. Ekrem Başkan’a açılan o anda iki dava var. Biri mali suçlar dedikleri diğeri ise terör. Terör demek kayyum atamak demek. Niyet belli. Kayyum atanacak. Esas makam odası, Saraçhane’de. Kayyum gelecek, oraya oturacak. Orayı savunmak lazım. Özgür Çelik’e dedim ki Saraçhane’ye kimleri toplayabiliriz. Dedi ki, ‘İBB Meclis üyelerimizi’ Meclis salonuna derhal gitsinler, ben başka bir talimat verene kadar oradan çıkmasınlar dedim. Makam odasına bir güvenlik alın, ben geleceğim, orayı savunacağız dedim. Burayı bırakmayacağız dedim. Öleceğiz ama burayı bırakmayacağız.
”Millet, seçme hakkına dokunulduğunda çok yüksek reaksiyon gösteriyor”
Biz eğer meseleyi doğru anlatırsak, insanlar buna sahip çıkacak. 15 Temmuz gecesine dönün. Beğen, beğenme bir hükümet seçmişsin, bir meclis oluşturmuşsun. Evet. Bu darbeyi yapanlar ile hükümet arasında geçmişte etle tırnak gibiler. Ne istedilerse, vermişler. Adamlar bir yere gelmiş. Ama milletin seçtiği iktidarıyla, muhalefetiyle bir meclis var. Çıkmış biri o Meclis’i kapatacak. O cumhurbaşkanını tutuklayacak. Millet buna rıza göstermedi. Erdoğan’dan, Erdoğan’ın bu ülkeye yaptıklarından dolayı en çok kızan kişilerden biri benimdir. Ben bile şunu dedim. Önce şu darbeyi bir püskürtelim, çünkü gelecek başımıza Humeyni gibi geçecek. Sonra aramızda yarışırız. Bu millet en çok sandığı savunuyor. Neden? Atatürk’ün emaneti. Bu millet, her şeyi feda ediyor, her şeyden vazgeçiyor, bazen kızıyoruz ama seçme hakkına dokunduklarında ona çok yüksek reaksiyon gösteriyor.
”Bu millet, seçme hakkına el uzatanın elini kırıyor”
Millet darbe sevmiyor. Bu millet, seçtiği başbakanın asıldığını gördü ya o travmayı atlatamadı. Bu millet darbe, siyasete istikamet vermeye çalışan kimse varsa karşısında. Kenan Evren, ‘Bu askeri seçeceksiniz’ dedi, millet gitti Özal’ı seçti. Bu millete ne tür istikamet dayatırsan, karşında olur. Şimdi AK Parti geçmişte milletin bu tutumundan istifade etmiş bir parti. Bu millet, seçme hakkına el uzatanın elini kırıyor. 15 Temmuz’da da bunu gördük. O akşam çok önemli bir kalabalık geldi. Sandığına, seçme iradesine sahip çıktı.
”Geldiğinde CHP binasına Cumhurbaşkanlığı forsu olan bayrağı da çektim”
Sayın Erdoğan, son girdiği genel seçimde, seçilerek cumhurbaşkanı ünvanını almıştır. Ben de kendisini bayramda aradım, partisine gittim, burada ağırladım. Geldiğinde CHP binasına Cumhurbaşkanlığı forsu olan bayrağı da çektim. Ben ona seçenlerin iradesinden dolayı, onu seçen 26 milyon kişiye saygımdan dolayı ‘Sayın Cumhurbaşkanı’ dedim. Kapıda karşıladım, kapıda uğurladım. Bir adım da geri atmadım. O günkü tavrımda doğruydu. Sonuna kadar da arkasındayım. O süreci Erdoğan bitirdi. Biz millete hizmet ederek, iyi yöneterek ve insanlara Erdoğan’a oy atmış olsalar da saygı göstererek bir yol yürüdük. Bu yürüyüşün sonunun iktidar olduğunu görünce Erdoğan, normalleşmeyi bitirmeye karar verdi.
”Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mart’ta yaptırdığı işle cunta başkanı ünvanı almıştır”
19 Mart günü Erdoğan, atadığı savcı eliyle, devletin 35 yıl önce ilan vererek, davet ettiği, 31 yıl önce imza atıp, mührünü basıp verdiği diplomayı iptal ettirerek, ertesi sabah 5’te iki ayrı dosya, ikisinde de gizlilik var. Bir yerden yönetilmiyorsa savcıların birbirinden haberinin olmaması lazım. İkisi de aynı anda hareket geçerek yüzlerce polisle İstanbul’un seçilmiş kişisine sırf anketlerde kendisinden çok çıkıyor, gelecek cumhurbaşkanı o olacak diye, pazar günü yapılacak ön seçimden önce alıp, dört gün tutup, ön seçim günü hapse koyma meselesi, bir seçilmişi darbe yoluyla indirmektir. Bu bir sonraki cumhurbaşkanına, kendi rakibine darbedir. Bu darbeyi yapan cuntacıdır. Erdoğan, son seçimde aldığı oy ile cumhurbaşkanı ünvanı almıştır. 19 Mart’ta yaptırdığı işle cunta başkanı ünvanı almıştır. Akın Gürlek, en tartışmalı 10 davada mahkeme mahkeme gezdirilmiş, nerede lazımsa oraya götürülmüş. Selahattin Demirtaş’a da, Canan Kaftancıoğlu’na da, Can Atalay’a da cezayı o vermiş. Başarılı bir bir hakim yıllarca aynı yerde kalır. Hakim teminati diye bir şey var. Dünyanın en çok gezdirilen hakimi olmuş. En mobilize hakim.”
ANKA